2025’TE MİMARLAR NE İSTİYOR ?
Mimarlar Odası Kayseri Şubesi,
geride bıraktığımız yılı değerlendirerek, çözüm arayışı içinde mücadele
ettikleri konu başlıklarını “Mimarlar Ne İstiyor?” başlığı altında kamuoyu ile
paylaştı. Konuyla ilgili açıklama yapan Şube Başkanı Murtaza Er, şu ifadeleri
kullandı:
“Mimarlar Odası Kayseri
Şubesi olarak, yıl boyunca her platformda dile getirdiğimiz, üyelerimizle
paylaşarak görüş aldığımız ve kanun ile yönetmelik değişiklikleri için öneriler
sunduğumuz başlıkları sizlerle paylaşmak isteriz.
Mimarlar, daha
yaşanabilir çevreler ve sürdürülebilir kentler için sağduyu ve özveri talep
etmektedir. Mimarlar, ülkemizde mimarlığa hak ettiği önemin verilmesini
istemektedir. Ayrıca, mesleki haklarının korunması ve geliştirilmesi mimarların
en temel beklentilerindendir.
Kısacası, mimarlar sadece
hak ettiklerini istemektedir. Yıl boyunca gündeme getirip çözüm için çeşitli girişimlerde
bulunduğumuz en önemli 11 konuyu bir kez daha hatırlatıyoruz Yeni bir
yüzyılın başlangıcında, mimarlık mesleğinin ülkemizde hak ettiği konuma
ulaşması en büyük arzumuzdur. Şube olarak gerek yerelde gerek ulusal mimarlık
ortamında bu hedef doğrultusunda çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz.”
2025’TE
MİMARLAR NE İSTİYOR?
1.
“Denetimlerde
sorumluluğu bulunmayan işlerden bedel ödememek istiyor.”
Yapı denetim süreçlerinde, Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, yapıda karşılaşılan aksaklıkları her
meslek grubunun alanına uygun şekilde değerlendirmelidir. Özellikle 6 Şubat
depremlerinden sonra yaşanan hukuki süreçler incelendiğinde, denetim
mekanizmasının esas sorumlularının ceza almadığı, buna karşın müellif
mimarların anlam verilemeyen yaptırımlara maruz kaldığı görülmüştür. Bu durum,
mesleki yetkinliklerimize uygun olarak yapı inşa süreçlerindeki sorumlulukların
yoruma kapalı ve net ifadelerle mevzuatlara eklenmesi gerekliliğini ortaya
koymaktadır. Her meslek grubunun yetki ve sorumluluk alanlarının açıkça
tanımlanması, hem adil bir denetim süreci sağlamak hem de gereksiz
mağduriyetlerin önüne geçmek açısından büyük önem taşımaktadır.
2.
“Tasarımın
bir bütün olarak görülmesini istiyor.”
Tasarımın bir bütün olarak ele
alınması, mimaride hem iç hem de dış mekanların birbiriyle uyum içinde
düşünülmesini sağlamaktadır. Yapının dış cephesinin estetik ve çevresel
bağlamla uyumlu olması, iç mekanların da işlevsellik ve kullanıcı deneyimi
açısından bütüncül bir anlayışla tasarlanmasıyla doğru bir mimarlık elde
edilmiş olur. Mimarlık, sadece yapıların teknik bir düzenlemesi değil, aynı
zamanda çevresiyle, kullanıcılarıyla ve kültürel bağlamıyla etkileşim kuran bir
sanattır. Bu nedenle, bir yapıyı değerlendirirken tasarımın yalnızca dış
görünüşe ya da iç mekân detaylarına odaklanılması yerine, bu iki unsurun bir
arada, birbirini tamamlayarak ele alınması hayati önem taşımaktadır.
3.
“Kamuda
yeterli mimar istihdamının sağlanmasını istiyor.”
2010 yılında merkezi atama
ile kamuya alınan mimar sayısı 473 iken, bu sayı 2020 yılında yalnızca 47’ye
düşmüştür. Aynı dönemde, mimarlık fakültelerinden mezun olan öğrenci sayısı
2010 yılında 3.551 iken, 2020 yılında bu sayı 8.132’ye yükselmiştir.
Mezun sayısındaki bu artış,
tüm diğer bölümlerde olduğu gibi atama puanlarının yükselmesine ve mimarların
merkezi atamalardaki sayısının her yıl azalması sorunlarını ortaya çıkarmıştır.
Kamu kurumlarında mimarlık işlerinin başka meslek gruplarına yaptırılması hem
meslek itibarını zedelemekte hem de kamusal projelerde nitelikli mimarlık hizmetlerinin
eksikliğine yol açmaktadır.
Ülkede “İyi Mimarlık”
ihtiyacının giderek daha bariz bir şekilde hissedildiği bir ortamda, kamuya
yapılan mimar atamalarının artırılması büyük önem taşımaktadır. Bu adım, sadece
meslektaşlarımızın istihdam sorunlarını çözmekle kalmayacak, aynı zamanda daha
nitelikli ve sürdürülebilir kamu projelerinin hayata geçirilmesine de katkı
sağlayacaktır.
4.
“Mimarlar
"En Az Bedel"in kanunlar ve uygulama yönetmelikleri ile
denetlenmesini istiyor.”
Mimarlar, hizmet bedellerinin düzenlenmesi ve
denetim altına alınması amacıyla en az bedel tarifesinin uygulanmasını talep
ediyor. Bu tarifeye uygun olarak serbest meslek makbuzu kesilmesiyle birlikte,
yapılan işlerde adil ve uygun ücretlendirme sağlanacak, aynı zamanda devletin
gelir vergisi gelirleri artacaktır. Bu düzenlemenin hayata geçirilmesi için ilgili
kurumlara yapı ruhsat süreçlerinde uygulama yönetmeliklerine sözleşme
zorunluluğu eklenmesi önerilmiştir. Böylece hem mimarların hakları korunacak
hem de sektörde düzen sağlanmış olacaktır. Mimarlar, bu konuda yetkililerin
somut adımlar atmasını ve taleplerinin karşılık bulmasını istemektedir.
5.
“Siyasi
tartışmaların arasında yok olmamak istiyor.”
Mimarlık, toplumun yaşam kalitesini doğrudan
etkileyen ve geleceğin kentlerini şekillendiren önemli bir meslektir. Ancak son
yıllarda, mimarların mesleki talepleri ve çözüm önerileri, sık sık siyasi
tartışmaların arasında göz ardı edilmekte ve görünmez hale gelmektedir.
Mimarlık, yalnızca teknik bir uğraş değil; kültürel, sanatsal ve çevresel bir
sorumluluktur. Bu nedenle meslek, siyasi çekişmelerden bağımsız olarak ele
alınmalı ve mimarların görüşleri, kentlerin ve yapıların geleceğini
şekillendiren karar süreçlerinde dikkate alınmalıdır. Mimarlar, siyasi
tartışmaların gölgesinde kaybolmadan, mesleklerinin hak ettiği saygınlık ve
bağımsızlıkla ülkenin geleceği için katkı sağlamaya devam etmek istemektedir.
Bu talep, yalnızca meslektaşlarımız için değil, aynı zamanda daha iyi bir yaşam
çevresi için de elzemdir.
6.
“Meslek
yasası talebine karşılık bulmak istiyor.”
Mimarlık mesleği, toplumun yaşam kalitesini
ve geleceğin şehirlerini şekillendiren kritik bir alandır. Ancak, mesleğin
icrasını düzenleyen kapsamlı ve güncel bir Meslek Yasası eksikliği,
mimarların hem haklarını koruma hem de mesleki sorumluluklarını netleştirme
konusunda ciddi zorluklar yaşamasına neden olmaktadır. Mimarlar, uzun yıllardır
mesleğin standartlarını, etik kurallarını ve yetki sınırlarını belirleyecek,
mesleki haklarını koruyacak bir yasaya ihtiyaç duymaktadır. Böyle bir yasa,
mimarların yalnızca mesleki gelişimini desteklemekle kalmayacak, aynı zamanda
toplumun daha nitelikli ve sürdürülebilir yapılara erişimini de sağlayacaktır.
Bu talepler, mimarlık mesleğinin hak ettiği saygınlığı kazanması ve geleceğe
yönelik daha sağlam bir temele oturması için hayati önem taşımaktadır.
Mimarlar, bu konuda yetkililerin somut adımlar atmasını ve taleplerinin
karşılık bulmasını istemektedir.
7.
“Mimarinin
kültürümüzün bir parçası olarak görülmesini istiyor.”
Ülkemizde kültürün geliştirilmesi
nasıl devletin temel görevlerinden biri ise, mimarlığın geliştirilip
yüceltilmesi de aynı derecede önemli bir devlet sorumluluğudur. Mimarlık,
yalnızca bir yapı tasarlama süreci değil; toplumun tarihini, kimliğini ve
estetik anlayışını yansıtan bir kültür parçasıdır. Tüm gelişmiş ülkelerde
olduğu gibi, ülkemizde de mimarlığın korunması, mimarlık kültürü konusunda
toplumsal bilincin artırılması ve mimarlık uygulamalarında standartların
yükseltilmesi için somut adımlar atılmalıdır. Bu hedeflere ulaşmanın en önemli
yollarından biri, kapsamlı bir Mimarlık Yasası çıkarılmasıdır. Bu yasa,
yalnızca mimarlık mesleğini ve uygulamalarını düzenlemekle kalmayacak, aynı
zamanda kültürümüzün bir parçası olan mimarlığın hak ettiği değeri görmesine
katkı sağlayacaktır. Mimarlığın kültürel bir miras olarak korunması, toplumun
geleceğine yapılacak en değerli yatırımlardan biridir.
8.
“Mesleki
hakların rant lobisine ezdirilmemesini istiyor.”
Her geçen gün, mimarların mesleki haklarında
ciddi kayıplar yaşanmaktadır. İnşaat yapım süreçlerinin, şehirlerimizin
geleceğini şekillendiren, estetik ve işlevsellik kaygılarının ön planda olduğu
süreçler olması gerekirken, ne yazık ki yalnızca kar odaklı bir bakış açısıyla
ele alınması büyük bir sorun teşkil etmektedir. Bu süreçlerin, toplumun yaşam
kalitesini artırmak yerine belirli grupların zenginleşmesine hizmet edecek
şekilde yönlendirilmesi, mimarlık mesleğine ve kentlerimizin geleceğine yapılan
en temel yanlışlardan biridir. Mimarlar, mesleki haklarının korunmasını ve bu
hakların rant lobilerinin etkisiyle zedelenmesine izin verilmemesini talep
etmektedir. Mimarlık, sadece ekonomik çıkarlarla sınırlı görülemeyecek kadar
önemli bir meslektir ve şehirlerimizin geleceği adına toplumsal bir sorumluluk
taşımaktadır.
9.
“Sabır
önerisi değil kalıcı çözüm önerisi istiyor.”
Meslek odalarımız yıllardır devam eden
sorunlarımızı dile getirmekte ve çözüm önerileri sunmaktadır. Ancak artık
sabırla geçiştirilen bu sorunlara kalıcı ve somut adımlar atılmalıdır. Sürekli
erteleme ve geçici çözümler, mesleğin geleceğini güvence altına almak bir yana,
sorunların daha da derinleşmesine yol açmaktadır. Mimarlar, yıllardır süregelen
bu problemlerin çözülmesi için acil ve kalıcı tedbirlerin alınmasını talep
etmektedir. Mimarlık mesleği, toplumun yaşam kalitesini doğrudan etkileyen ve
geleceğin kentlerini şekillendiren bir alan olduğundan, artık sadece
söylemlerle değil, gerçek ve sürdürülebilir çözümlerle ilerlenmesi
gerekmektedir.
10. “Şantiye şefliğinin tam zamanlı ve sigorta
denetimli olmasını istiyor.”
Şantiye şefliğiyle ilgili yönetmelikler,
günümüz ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmelidir. Şantiye şefliği şartları,
tam zamanlı bir teknik personelin şantiyeyi denetleyebileceği şekilde
güncellenmeli ve şantiye şefinin sigortası, iş süresi boyunca yapılmalı, iş
bitiminde ise ilgili idareye ibraz edilmesi zorunlu hale getirilmelidir. Bu
düzenleme, şantiye şeflerinin sorumluluklarını yerine getirirken hem hukuki
güvenceye sahip olmalarını sağlar hem de şantiye süreçlerinin daha sağlıklı ve
denetlenebilir olmasına katkıda bulunur. Bu tür önlemler, sektördeki kaliteyi
artırır ve iş güvenliğini güçlendirir.
11. “Mimarlık eğitim politikasının yeniden ele
alınmasını istiyor.”
Mimarlar Odası Genel Merkezi ve kurullarının,
Türkiye Mimarlık Eğitim Politikası adına yürüttüğü çalışmalar, Yükseköğretim
Kurulu (YÖK) tarafından dikkate alınmalı ve bu çalışmalar doğrultusunda somut
adımlar atılmalıdır. Mimarlık eğitimi, yalnızca öğrenci sayıları ve öğretim
üyesi oranları gibi niceliksel verilerle değil, aynı zamanda mekânsal sorunlar,
uluslararası ölçütlerin karşılanabilirliği, akreditasyon, mesleğe kabul
koşulları, ekonomik zorluklar gibi niteliksel unsurlar göz önünde
bulundurularak yeniden yapılandırılmalıdır. Bu başlıklarda yapılacak
iyileştirmeler, mimarlık eğitimini hem ulusal hem de uluslararası düzeyde daha
rekabetçi ve kaliteli hale getirecektir. Özellikle bu sorunların öncelikli
olarak çözüme kavuşturulması, sadece eğitimin kalitesini artırmakla kalmayacak,
aynı zamanda meslek hayatına atılacak genç mimarların daha donanımlı ve güçlü
bir şekilde yetişmesini sağlayacaktır.
#DahaİyiMimarlık
#DahaMimarcaÇevre